Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi Gençlik Kolları Maraş Katliamı’nın 37. Yılı’nda anma etkinliği düzenledi

maras_2_mersin
Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi Gençlik Kolları Maraş Katliamı’nın 37. Yılı’nda anma etkinliği düzenledi. Gençlik Kolları tarafından 19 Aralık’ta düzenlenen anma programının sunuculuğunu Eren Belice ve Bircan Gönen yaptı. Anma programına Alevi Kültür Dernekleri Yönetim Kurulu Üyeleri, Alevi Kültür Dernekleri İnanç Kurulu Üyeleri, CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, CHP Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak, TKP 1920 Mersin İl Örgütü, TÜM-İGD ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.

Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi Gençlik Kolları Başkanı Hakan Yıldırım kürsüye çıkarak konuşmasını gerçekleştirdi. Hakan Yıldırım “37 yıl önce yaşanan tarihin en utanç verici katliamlarından birini anmak için buradayız, aramıza katılarak bize güç verdiğiniz için gençlik kolları adına hepinize teşekkürlerimizi sunuyoruz. 19-24 Aralık 1978 tarihleri, resmî rakamlara göre en az 111 insanın katledildiği, Binin üstünde insanın yaralandığı Maraş Katliamı’yla tarihin kanlı sayfaları arasında yerini aldı. Maraş’ta yaşanan katliamda çoğunluğu Alevi nüfusun oluşturduğu solcu, ilerici, demokrat ve devrimciler hedef alındı. İnsanlar inançları, mezhepleri, idealleri ve siyasal düşünceleri için öldürüldü. Katliam işbirlikçi burjuvazi tarafından milliyetçi-ülkücü hareketin taşeronluğu; gerici dinci çevrelerin katılımıyla erkek kadın, çocuk bebek, genç yaşlı ayrımı yapılmadan gerçekleştirildi.”

12 Eylül’ün bir dönemeci olarak Maraş Katliamı
Yıldırım “12 Eylül faşist darbesine giden yolda önemli bir dönemeç olarak tezgâhlanan katliamdan sonra 13 ili kapsayan sıkıyönetim ilan edilerek inisiyatifin yavaş yavaş NATO’cu, Amerikancı generallerin eline geçmesi sağlandı. Maraş Katliamı’ndan sonra kurulan mahkemeler de ancak olaylara katılan, tezgâhlayan bir kısım insanı yargılayabildi. Yargılama sonucunda ömür boyu hapis cezaları alanlar dahi oldu ama ceza alanların hepsi doğrudan ya da dolaylı aflardan yararlandı. 1992 yılı itibarıyla ceza evinde Maraş Katliamı suçlusu kalmamıştı bile. Ne kurulan mahkeme ne de katliamdan sonra gelen hiçbir hükümet olayın arkasındaki gerçeklerin ve planlayıcılarının ardına düşmedi. Katliamın baş aktörü olarak bilinen Ökkeş Kenger (Şendiller) ise daha sonra milletvekili yapıldı. 12 Eylül’ün kanlı mirasının üzerine oturan ve onun sürdürücüsü olan AKP iktidarı Türk-İslâm-NATO sentezini İslâm-Türk-NATO sentezi olarak değiştirerek yoluna devam ediyor. Ökkeş Şendiller’i Meclise gönderen Refah Partili ağabeylerinin izinden giden gerici AKP’nin bu insanlık suçunun sorumlularını ortaya çıkarmak bir yana katliamın baş aktörlerinden Ökkeş Şendiller’i sözde Alevi açılımı çerçevesinde düzenlediği sahte Alevi kurultayına davet etmesi hâlâ akıllardadır.” diye konuştu.

maras_1_mersin

Aleviler gericilik, vurgunculuk, savaş rejimini kabul etmiyor!
Yıldırım “AKP sözde açılımlarla biz Alevilere hakaret etmeye devam ediyor. AKP, açıkladığı yeni hükümet programında, daha önce vazgeçtiği Alevi açılımı kandırmacasını tekrar gündeme aldı. Bununla Alevileri bölebileceğini, kendine yandaş olacak, destek verecek ”uslu Aleviler” devşirebileceğini umuyor. Bir yandan Alevilere şirin gözükmeye çalışırken diğer yandan mezhepçi eğitimi okul öncesine kadar indirip asimilasyon çalışmalarına hız veriyor. Israrla Cemevlerini ibadethane olarak kabul etmiyor. Bizleri, mezhepçi, dinci eğitime zorla mahkûm ettiği yetmiyormuş gibi şimdi de zorunlu Osmanlıca tartışmaları ile üstümüze yürüyor. Maraş’ta öldürülen yurttaşlarımızın anılmasına bile tahammül edemiyor. Maraş anmaları için kente giden demoktatik kitle örgütlerimizi kenti abluka altına alarak içeri sokmuyor. Aradan geçen onlarca yıla ve onlarca hükümete rağmen Maraş Katliamı’nın aydınlatılamaması Türkiye’yi yöneten egemen güçlerin, işbirlikçi burjuvazinin gericilikte, sola düşmanlıkta, mezhepçilikte, Alevi düşmanlığında birleştiklerinin kanıtı. Görülen o ki Türkiye halkları, AKP eliyle dayatılmaya çalışılan”gericilik,vurgunculuk ve savaş düzenini” üstünden atmadığı takdirde Maraş dosyası kapanmayacak. Dosyayı ancak halk kapatacak. Örgütlülüğümüzün bu zamanlarda daha da güçlü olması hepimizin elinde. Katliamlara sessiz kaldığımız sürece yarın yeni bir katliamın kapımızı çalmasına zemin hazırlamış oluruz. Özellikle genç arkadaşlara bugünlerde daha çok ihtiyacımız olduğunu belirtmek isteriz’’ diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Katliam neden Maraş’ta yapıldı?
Maraş Katliamı’nın Siyasal Değerlendirme ile ilgili Yr. Doç Mustafa Şener konuştu. Şener “Alevi Katliamları Osmanlıdan kalan bir mirastır. Yavuz Selim ve Kuyucu Murat Paşa Dönemleri örnek gösterilebilir. Cumhuriyet Döneminde bu katliamlar son bulmamıştır. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde laiklerle Alevilere kısmı bir rahatlık oldu. Daha sonra Alevilere özgürlük getirmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Sunni Türk Devleti olarak kuruldu. Resmi ideolojiyle Alevileri tecrit etti. Alevilerin kamusal alanda görünmesini engelledi. Ötekileştirme politikasını yumuşak şekilde devam ettirdi. Maraş Katliamını anlamak için o dönemin siyasal, sosyal , ekonomik koşullarına yer vereceğim. 70’li yılları anlamak için 12 Martı yapan ünlü General Memduh Tamay Çicek ‘Memlekette sosyal gelişmeler ekonomik gelişmeyi aşmışsa, sosyal gelişmeyi durdurulması gerekir’ böylece 12 Mart yaptık demeye getiriyor. 12 Eylül’ün hemen ertesinde, ‘Şimdiye kadar işçiler güldü, şimdi sıra bizde’ demişti. 70 yıllarda ekonomi ise, iktisadi krizin derinleşmeye başladığı zamandır.

maras__mersin

ABD, CIA ve Türkiye’de faşistlerin Maraş Katliamı’nda rolü büyüktür. En büyük katliamın maraşta yapılması tesadüf değildir. Alevilerin ekonomik durumu diğer bölgelere daha iyidir. Maraşta ovalara yerleşen Aleviler, hem ekonomik hem de nufüs açısından Sünni nufüsla arasındaki kültürel farklılıktan dolayı çatışma iklimi kolaylaştırmıştır. Kapitalist gelişme faşist hareket için bir demagojik fırsat sunuyor. Oradaki yoksullaşan insanları sisteme uyarlamak yerine burada Alevilere yönelmiştir.” dedi.

Maraş Katliamı bilinçli olarak yapıldı!
Maraş Katliamı tanıklarından Hüseyin Bakır “Sinevizyonda gösterilen belgeselle tekrardan bu acıyı yaşadım. Maraş’ta; kan, gözyaşı, acı, zulüm, hakimdi. Nice canlar yaşlı genç demeden, kadın erkek ayrımı olmadan katledildi. Azgınlaşan vahşetin sergilenmesiydi. Hz Alinin dediği gibi ‘Zulüm iki türlüdür, biri zulmeder diğeri zulme rıza gösterir, ikisi de zalimdir!’ dedi.

Birgül Sarıkaya “Şu ana kadar 37 yıllık yaşanan suskunluk büyük kitlelere ulaştığı için bu bende huzur yaratıyor. Az önce sinevizyonla izlemiş olduğunuz görüntüleri sizler hiç yaşamadan yüreğiniz yandı. Ben yaşarken bin kat duyguyla yaşıyorum. 37 yıldır bu acıyı yaşarken içimde avaz avaz bağırmak, dışımızda ise sukut bir durum söz konusuydu. Çünkü dört duvar arasında kalarak acıya mahkum edilmiştik. Alevi olmamız büyük suçtu bu topraklarda. Maraş Katliam bilinçli olarak yapıldı. Yüreğimizde olan hümanist sevgiyi hiçbir zaman nefrete dönüştürmedik. Yüreğimiz her zaman sevgi çemberiyle örmeye devam edeceğim. Dilimizden barış sözcüğünü eksik etmeyeceğiz.” diye konuşmasını sonlandırdı.

Etkinlikte Erhan Toprak, Mustafa ve Onur Talipoğlu, Haydar Özdemir deyişler seslendirdi.