AKP iktidarının 20 yıldır uyguladığı rantçı, vurguncu, dışa bağımlı neoliberal ekonomi politikaları sonucunda Türkiye halkı derin bir yoksulluk ve ekonomik bunalımın içine itilmiş durumda. Biz gençler de bu durumun etkilerini derinden yaşıyoruz.
Güncel durum
Yıllardır yabancı sermayeye bağımlı, işbirlikçi dolar milyarderlerine her türlü desteği, kolaylığı sağlayan AKP’nin, borç-faiz temelli ekonomi politikası çökmüş durumda.
Yoksul halk, ekonomik bunalıma itilmiş durumdayken tek kişi rejimi hâlâ çevresindeki rantçı, yandaş sermayenin çıkarlarını gözeterek hareket ediyor. Elinde başka çare kalmayan yönetim faizleri düşürerek ihracata dayalı üretim ekonomisi kurmaya yöneliyor. Fakat bunu yaparken döviz ticaretini devlet kontrolüne almadığı için rantiyeci holdinglerin bu sefer de döviz vurgunu ile zenginleşmesine izin veriyor. Her geçen saat geliri, emeği yok olan işçiyi, emekçiyi, çiftçiyi, küçük esnafı görmezden geliyor, işsizleri ve geçim derdinden başka bir şey düşünmeye vakti olmayan biz gençleri kaderine terk ediyor.
Bir yandan Türkiye sol hareketinin, sendikalarının ısrarlı mücadelesi diğer yandan iktidarını kaybetme korkusuyla net asgari ücrette yüzde 50 oranında artış yapan, yıllardır talep edilen “asgari ücretten vergi alınmasın” talebine kabul eden Erdoğan yönetimi, enflasyonu kontrol altına alma ve emekçilerin kazanımlarını koruma yönünde adım atmıyor. Milyonlarca asgari ücretliye nefes aldıracak bu kazanımı daha da ileriye taşımak, halkın yararına somut adımlar atmak için temel tüketim maddelerinde tavan fiyat uygulamasına geçilmeli, stokçulukla mücadele için dağıtım sektöründe devlet kontrolü sağlanmalıdır. Kamu eliyle istihdam arttırıcı yatırımlarla üretim seferberliği başlatılmalıdır. Kalkınan Türkiye, güçlü ekonomi, mutlu toplumun yolu üretimden geçer. Faizden ve döviz vurgunundan değil.
Muhalefet cephesinde de halkın yararına pek bir şey yok. CHP ve İYİ Parti’nin başını çektiği sarı muhalefet ise bizleri bu hale getiren borç-faiz temelli bir ekonomi politikasının devamını savunuyor. Ekonomimizi IMF’nin, dış politikamızı NATO’nun emrine vermeyi savunarak içte TÜSİAD dışta ise büyük sermayenin güvenini kazanmanın peşinde.
Kapitalist vurgun düzeninin iflası ve gençlik üzerindeki etkisi
AKP, on dokuz yıllık iktidarı boyunca sınırsız özelleştirme, yüksek dış borç, yüksek faiz-düşük kur ve ucuz işçilik politikası uygulayarak halkı yoksulluğa itti. Güncel koşullarda biz gençler için de durum yoksul halkın yaşadıklarından bağımsız değil.
Üniversiteli gençlik
Üniversitelerin açılmasıyla başlayan barınamama krizinin yanına, günden güne artan zamlarla birlikte geçinememe ve hatta beslenememe problemleri de eklendi. KYK tarafından verilen 650 liralık burs-kredi ne kirayı ödemeye yetiyor ne bir ay boyunca yeterli olacak market alışverişini karşılamaya…
Günümüzde bir üniversite öğrencisi, yalnızca sağlıklı beslenebilmek için bile yarı zamanlı işlerde çalışma veya verimli bir üniversite hayatı geçirebilmek için kredi kartı borçları içinde yüzme ikilemini yaşıyor.
Diplomalı işsiz gençlik
Bir avuç medya sahibi, sermayedar milyonlarca liralık kredilerini ödemezken biz gençler mezun olur olmaz kendimizi işsizlik sarmalıyla beraber borç batağının da içinde buluyoruz.
Gelinen noktada neredeyse her iki gençten birisi işsiz. (DİSK-AR 2021 2. Çeyrek)
AKP yandaşlarıyla doldurulmuş kadrolara atanmak zaten imkânsız bir hâl almışken, kendi bölümüyle ilgili meslekleri yapabilen gençlerin sayısı da yok denecek kadar az. Bir şekilde paraya ihtiyacı olan gençler için kalan tek çare ise işçilik adı altında sunulan kölelik şartlarında çalışmak oluyor.
İşçi Gençlik
Parasız eğitim koşullarının sağlanmaması nedeniyle eğitim hakkı elinden alınmış ve çocuk yaşta işçiliğe başlamış gençler bu sömürü çarkının altında en çok ezilenlerden. Bir yanda da yukarıda bahsi geçen, yalnızca bugünlerini kurtaracak işlerde çalışmaya mecbur bırakılan üniversite mezunu gençler var. Günden güne ucuzlaşan iş gücünden işçi gençlik de payını alıyor.
Ne AKP, ne ‘Sarı Muhalefet’; kurtuluş da geleceğimiz de ellerimizdedir!
Kampüslerde, işyerlerinde, sokaklarda yükseltilecek acil taleplerimizin önemi gün geçtikçe artıyor.
- Yerli üretime dayalı, sanayi ve tarımı teşvik eden, halkın refahının ön planda olduğu; kamucu, planlı ekonomi inşa edilsin. İnsanca çalışma koşullarının olduğu iş alanları sağlansın.
- Kamu öncülüğünde istihdam seferberliği başlatılsın.
- Döviz vurgununa son! Döviz ticareti yasaklansın.
- Dolar milyarderlerine servet vergisi uygulansın.
- Temel tüketim mallarına acilen tavan fiyat uygulansın.
- Gençler insanca bir yaşam istiyor. Yurtlarda insanca yaşanacak koşullar sağlansın.
- Özellikle üniversiteli gençlik için önem taşıyan ev kiralarına üst sınır getirilsin.
- Krediler bursa çevrilsin, burs ücretleri arttırılsın.
Gençliğin asıl talebi net: insanca yaşamak! Onlar vermeyeceklerse, biz alacağız!
Geleceğimizi iki elin parmağını geçmeyecek dolar milyarderlerine bırakanlara tek cevabımız var. İşçi sınıfının yolunu takip ederek, yan yana gelerek, örgütlü mücadeleyi büyüterek geleceğimizi ellerimize alacağız!