Günümüz takvimine göre 7 Kasım 1917’de Lenin önderliğindeki Bolşevik Partisi öncülüğünde Rusya işçi ve köylüleri dünyanın en gerici, despot ve emperyalizmin doğuya açılan kapısı şeklinde nitelendirilen Çarlık otokrasisine karşı ayaklanarak sömürüye, savaşa son vererek eşitlik ve özgürlük dünyasının temellerini attılar.
Rusya işçi, köylü ve yurtsever halkının bu zaferi dünyada ilk sosyalist devleti olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin kurulmasını sağladı. Emeğin bu zaferi dünyanın diğer ülkelerinde bulunan işçi sınıfın umudunu ve direnişini yükselterek birçok ülkede devrimlerin olmasının önünü açtı.
Adaletin, eşitliğin, özgürlüğün sağlanabileceği, sömürünün ve ezen-ezilen ilişkisinin kader olmadığı, yaşanır bir dünya kurmanın mümkün olduğu görülmüş oldu.
Ekim devrimiyle beraber ülkede sağlık, eğitim, ulaşım ücretsiz hale getirildi, l. Dünya savaşında yerle bir olan ülke ekonomisi devrimden sonra hızla düzeldi ve 20 yıl içinde dünyanın en büyük ekonomilerinden biri oldu. Kadın-erkek eşitliği sağlandı. 60’tan fazla ulusun ve ulusal topluluğunun, onlarca dilin konuşulduğu Sovyetlerde, her ulusa özerklik ve anadilde eğitim hakkı sağlandı. Çalışma saatleri kısaltıldı, herkese iş herkese sosyal sigorta ve emeklilik sağlayacak düzenlemeler hayata geçirildi. Daha birçok çağdaş, kültürel, siyasal yenilikler ve haklar sağlandı.
Kapitalist-emperyalist sistem Ekim Devrimi’ni engelleyemese de türlü kirli politikalar sonucunda 1991 yılında Sovyetler Birliğini dağıtmayı başardı. Sovyetlerin dağılmasıyla çift kutuplu olan dünya artık sadece emperyalizmin egemenliğinde geçerek daha kötü koşullara doğru evrildi.
Kapitalist sistemin içsel çelişkilerinden doğan krizler, sistemi ayaktan tutan ezen-ezilen ilişkisi ve sermeyenin daha fazla kâr isteği devam ettikçe daha fazla eşitsizliğe maruz kalan işçiler, emekçiler ve tüm halklar bu sömürüye son vereceklerdir. Vahşi talana, savaşlara karşı işçiler, kadınlar, öğrenciler, köy emekçileri, ilerici yurtseverler gerçek bir özgürlük ve eşitlik için bir araya gelmeyi sürdürecekler. Türkiye halkı da Amerikan emperyalizminin saldırganlığına geçit vermeyecek ve AKP iktidarıyla derinleşen vurgunculuğa, adaletsizliğe ve dikta sistemine karşı kendi kurtuluş mücadelesinde, Ekim Devrimi başta olmak üzere emperyalist sömürüye karşı mücadele veren tüm halkların alevlendirdiği eşitlik ve özgürlük meşalesini önüne alarak geleceğe yürüyecektir.