2 Mart Perşembe günü İlerici Gençlik söyleşilerinin beşincisini “Asrın Felaketinde Asrın Beceriksizliği” başlığıyla beşinci söyleşimizi gerçekleştirdik. Toplumcu Kurtuluş Dergisi yazarı Onur Balcı ve İlerici Gençler Derneğinden Sude Alagöz; 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyen depremin sonuçlarını, halk seferberliğini, iktidarın beceriksizliğini ve 6 Şubat’tan bugüne neler yaşadığımızı değerlendirdi. Yapılan konuşmalarda şu değerlendirmelerde bulunduk:
Söyleşimize öncelikle geçmişten bugüne yaşadığımız afetleri ve sonraki süreçleri hatırlayarak, değerlendirerek başladık. Yakın tarihten hafızamızda kalan yangın ve sel felaketlerini, bugün yaşadığımız deprem felaketini karşılaştırdığımızda hükümetin yine sınıfta kaldığını görüyoruz. Geçmişte olduğu gibi bugün de erken müdahalede, yaraları sarmakta, halkın yanında olmakta eksik kaldılar, başarısız oldular. Asrın felaketi diyerek bundan sıyrılamazlar!
Halk seferberliği
İktidarın tüm bu işbilmezliklerinin yanında en çok öne çıkan ise halk seferberliği oldu. Depremin ilk gününden bu yana sivil halk, arama kurtarma ekipleri, madenciler, itfaiye ekipleri ve diğer tüm gönüllüler büyük bir seferberlikle gerek bölgeye giderek, gerek ihtiyaçları belirleyip bölgeye ekiplerle göndererek büyük bir dayanışma gösterdi. Biz de İlerici Gençler olarak bulunduğumuz illerin belediyelerinde çalışmalara katıldık, bölgeye ihtiyaçlar doğrultusunda yardımlarımızı arkadaşlarımızla gönderdik. AKP yönetiminin eksik kaldığı, organize olamadığı yerde; halkımız büyük bir dayanışma gösterdi.
Toplumsal afetin sebepleri
Afetlerde müdahale edebilecek kurumları devre dışı bırakan iktidar, kendisine rakip gördüğü bütün Cumhuriyet kurumlarını devre dışı bırakarak, kanun gücüyle, AFAD’ı afetlerde tek yetkili haline getirdi. Bütün dünyada afetlere ilk anda müdahale etmekle görevli olan ordunun afetlerdeki görevleri iptal edildi. Ele geçirip içini boşalttığı Kızılay ve Türk Hava Kurumunu afetlere müdahalede saf dışı bıraktı. AFAD’ı ise kendi siyasi çizgisinde olan her şeye “evet efendim.” diyebilecek sorgulamadan uzak, tek renk, gerici ve bu alanla ilgili herhangi bir bilgisi ve yeteneği olmayan insanlarla doldurdu. Cumhuriyetin en önemli kurumlarını saf dışı bırakan AKP’nin kurduğu kurumlar da çalışmadı. İktidarın halkına hizmet etmesi gereken bir kamu gücünü anlamıyla devleti çürüttüğü ortaya çıktı. Bu yüzden halkın büyük seferberliği kamu gücüyle birleşemedi. Koordinasyonsuzluk nedeniyle enkaz altında kalan insanlarımızın kurtuluşu mucizelere bırakılmıştır.
Eğitime dokunmayın
Bunların yanında bir de üniversitelerde uzaktan eğitime geçilme kararı alındı. Gerekçe olarak depremzedelerin KYK yurtlarına yerleştirilecek olması gösterildi. Pandemi sürecinde de eğitim hakkımız elimizden alınmıştı, bugün yine afet sonrası gözden çıkarıldı. Nitelikli eğitim hakkımız gasp edildi. Devletin elinde depremzedelerin yerleştirilebileceği misafirhaneler, tatil tesisleri, lojmanlar, konuk evleri varken; büyük müteahhitlerin elinde yaklaşık 1,5 milyon boş konut varken KYK yurtlarının kullanılmasını kabul etmiyoruz. Üniversitelilerin bir araya gelip asrın beceriksizliğini konuşmasından, tepkilerin daha da büyüyüp yükselmesinden de korktuklarını biliyoruz fakat bu karar bizi engelleyemez, mücadelemize devam edeceğiz!
Hâlâ eksik, hâlâ yetersiz
Son olarak söyleşimizde barınma sorununa değindik. Bölgede hâlâ çok büyük bir çadır sorunu var. AKP yönetimi 1 yıl içinde konut sorununu çözeceğiz sözünü verirken depremin yirmi beşinci gününde hala çadıra ulaşamamış yerler var ve insanlar soğukla mücadele ediyor. Bunun yanında temel hijyen ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar; tuvalet ve duş ihtiyacı da büyük bir sorun. Hükümet daha çadır, konteyner sorununu bile çözememişken vatandaşların güvenli bir konuta ulaşmasını ne zaman sağlayacağı belirsizliğini koruyor. AKP yönetiminin daha önce de sözünü verip insanları yıllarca çadırlara, konteynerlara mahkum ettiğini Van depreminden, Samsat depreminden biliyoruz, hatırlıyoruz.
Deprem öncesi ve sonrası yapmadıkları/yapamadıkları ile can güvenliğimizi bile sağlayamayan İktidar konut problemini hızla çözebileceğinin güvenini vermiyor. Milyarderlerin daha da zenginleştiği halkın ise git gide fakirleştiği mevcut neoliberal ekonomide konut probleminin hızla çözülmesi mümkün değil. Konut sorununun, kentsel dönüşümün, ekonominin yeniden ayağa kaldırılmasının, insanca ve güvenli bir yaşamın sağlanmasının yolu büyük bir kamu seferberliğini gerektiriyor. Kamu sektörü öncülüğünde yeniden ayağa kalkma seferberliği başlatılmalı. Binalarımızın, şehirlerimizin, köylerimizin, ekonomik ve sosyal hayatın yeniden ayağa kaldırılması için merkezi planlı, karma ekonomi ile her damla alın terini kalkınmak için kullanmalıyız. Bu büyük atılım için gerekli kaynağın sağlanması için servet vergisi getirilmeli. Halkın sırtından elde edilen paralar halka hizmet için kullanılmalıdır.