Bugün 30 Mart 2018, Kızıldere Katliamı’nın üzerinden tam 46 yıl geçti.
Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde, takvimler 30 Mart 1972’yi gösterirken 10 devrimci genç, sığındıkları evde kurşunlanarak hayatını kaybetti.
1961 Anayasası’nın getirdiği özgürlükçü ortam işçi sınıfının yükselişinin ve gençlik örgütlerinin kurulup harekete geçmesinin önünü açmıştı. Burjuvazi gençliğin ve işçi sınıfının bu yükselişinin önüne geçmek için 12 Mart Muhtırasıyla sıkı yönetim ilan etmişti.
12 Mart Muhtırası beraberinde birçok devrimci yoldaşımızın katledilişine ve zindanlara kapatılışına sahne oldu. 30 Mart katliamı da bu dönemde gerçekleşti. Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Ertan Saruhan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy 30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledildi.
Amaçları, haklarında idam kararı çıkan THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu)’nda örgütlenen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ı kurtarmaktı. Bu üç devrimciyle takas etmek için üç İngiliz teknisyeni kaçırdılar. Fakat köylüler tarafından ihbar edilen Mahir Çayan ve arkadaşları kolluk kuvvetlerinin açtığı ateş sonucunda hayatını kaybetti. Çatışma sırasında teknisyenler de yaşamını yitirdi. Çatışmadan sağ çıkan tek isim Ertuğrul Kürkçü oldu.
İzledikleri çizgi ve savundukları politika işçi sınıfının ideolojisine uzak olsa da zor koşullarda demokrasi, bağımsızlık ve sosyalizm uğruna emperyalizme karşı mücadele azmini kararlılıkla sürdürdüler. Kızıldere şehitlerinin bu zulme boyun eğmeyen kararlı duruşları yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. İşçi sınıfı mücadelesine onların da tecrübelerini ekledik.
Bu yolda mücadele ederken can veren tüm devrimci yoldaşlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz.