AKP iktidarı açıkladığı Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi” ile kıdem tazminatını fon sistemine devrederek ortadan kaldırmak istiyor. Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi formülüyle yine amaçlanan patronlar üzerindeki kıdem tazminatı yükünü hafifletmektir.
Farklı iş kollarından işçiler, erimiş kıdem tazminatının fona devredilmesine karşı ortak mücadele çağrısında bulunuyor. İşçiler, kıdem tazminatı tavanının kaldırılmasını ve ücretlerin artırılmasını istiyor. Bu konuyla ilgili tartışmalar ve mücadeleler devam ediyor.
Kıdem tazminatı, işçinin işten çıkarılması durumundaki en temel ve önemli hakkıdır. Bu durumda işvereni tazminat ödemeye mecbur kılan kıdem tazminatı uygulaması, işçiye hem iş güvencesi hem de ekonomik güvence sağlayarak çalışma hayatında işverene karşı elini güçlendiriyor.
Zaten mevcut gelinen noktada kıdem tazminatı sermaye yanlısı yani işveren yanlısı düzenlemeler ile birlikte işçiye faydası epey kısıtlandı. Bunun en önemli sebebi ise 1950’deki Kıdem tazminatı hak ediş koşulları ile ilgili yapılan düzenlemelerdir.
AKP iktidarı da bu hakkı tamamen işçiden alıp sermayeye fayda sağlayacak noktaya getirmek için, patronlar için uğraş veriyor.
Kıdem tazminatı emekçilerin hakkıdır
Kıdem tazminatını ve işçi haklarını gasp etmek uzun yıllardır kapitalist iktidarların ve sermayenin hedefinde olmuştur. Emek cephesinin süregelen mücadelesi ve direnişi sayesinde kapitalizm her defasında duvara toslamış ve istediğini alamamıştır. İşçinin emeğini, geleceğini tehdit eden kıdem tazminatının fona devredilmesi tasarısına karşı mücadelemizi yükseltmemiz gerekiyor. Kıdem tazminatımız alın terimiz, emeğimiz, geleceğimizdir. Gasp ettirmeyeceğiz!
Ne yapmalıyız?
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri alanında öğretim üyesi olan Prof. Dr. Aziz Çelik hocamızın bu konuyla ilgili Birgün Gazetesi’nde yayımlanan yazısında, kıdem tazminatını korumak için madde madde şunları sıralıyor:
1) Kıdem tazminatı doğrudan bir işveren yükümlülüğü olarak kalmalı. Fona devir gündemden çıkarılmalıdır.
2) Kıdem tazminatı 30 gün olarak korunmalı ve kıdem tazminatı hak etme koşulları kolaylaştırılmalıdır. Örneğin istifa halinde de kıdem tazminatı ödenmelidir.
3) İşverenin ödeme aczine düşmesi durumunda kıdem tazminatı alacağı, devlet alacakları ve bankaların ipotekli alacakları da dahil olmak üzere birinci sıraya yükseltilmelidir. Tazminat dahil tüm işçi alacaklarına güvence getirilmelidir.
4) İşçi alacaklarının, güvence altına alınmasını öngören 173 sayılı ILO sözleşmesi onaylanmalıdır.
5) Kıdem tazminatı alacağı ve diğer işçilik alacakları 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Ek 1. maddesinde yer alan ve yıllardır uygulanan” ücret garanti fonu” kapsamına alınmalıdır.
6) Ücret garanti fonu uygulaması kıdem tazminatı dahil tüm işçi alacaklarını kapsayacak şekilde genişletilmeli ve yasada öngörülen üç aylık süre artırılmalıdır (Burada söz edilen fonun kıdem tazminatı fonuyla bir ilgisi yoktur).
7) Halka açık şirketler için getirilen kıdem tazminatı karşılığı ayırma uygulaması diğer şirketlere de yaygınlaştırılmalıdır.
8) Tamamlayıcı emeklilik, bireysel emeklilik gibi sözde çözümler yerine kamusal emeklilik sistemi güçlendirilmeli ve emekli aylıkları insanca bir yaşam için yetecek düzeye yükseltilmelidir. Emeklilikte gerek yaş konusundaki gerekse aylıklardaki yetersizlik ve adaletsizlikleri gidermek üzere kapsamlı düzenlemeler yapılmalıdır.
İşçi sendikaları başta olmak üzere işçileri, aydınları ve tüm vatandaşlarımızı Kıdem tazminatını çeşitli formüller ile gasp edilmesini engellemek için mücadeleye çağırıyoruz.