“Yolumuz işçi sınıfının yoludur” şiarıyla yola çıkan İlerici Gençler olarak 1. İlerici Gençlik Yaz Kampı’nı 15-17 Ağustos 2008 tarihinde Balıkesir-Gönen’deki Kemal Türkler Eğitim ve Tatil Sitesi’nde gerçekleştirdik. ıstanbul, Ankara, Mersin, ızmir ve Türkiye’nin bir çok bölgesinden İlerici Gençler’in katıldığı kampta söyleşilerden panellere, satranç turnuvalarından voleybol basketbol maçlarına, yüzme yarışlarından münazaraya birçok etkinlik gerçekleştirdik ve İlerici Gençlik olarak kamp boyunca hem öğrendik, hem tartıştık hem de eğlendik.
İlk kamp, ilk heyecan
Türkiye’nin dört bir yanından İlerici Gençler, 15 Ağustos 2008 sabahı kamp yerinde buluştuğunda 1. İlerici Gençlik Yaz Kampı’nı gerçekleştiriyor olmanın heyecanı herkesin gözlerinden okunmaktaydı. Buluşmanın ardından hep birlikte kahvaltı eden İlerici Gençler önlerindeki 3 günün önemli deneyimlerle dolu olacağını bilinciyle her anı verimli değerlendirmeye çalıştı. Kahvaltı sofrası yoldaşların hasret gidermeleri, yaratıcı espriler, edebi, politik tartışmalarla gençliğin dinamizmini yansıtıyordu.
68’in engin denizi Harun Karadeniz
Kampımızın başladığı gün olan 15 Ağustos, “Yolumuz işçi sınıfının yoludur” şiarını İlerici Gençlik tarihine armağan eden, 68’in engin denizi Harun Karadeniz’in ölüm yıldönümüydü. 1. İlerici Gençlik Yaz Kampı da Harun Karadeniz Yoldaş ve 68 Kuşağı gündemli bir panelle açıldı. Oturumda 68 Kuşağı’nın devrimci kalkışması selamlandı. Mücadele tarihinin 68 Kuşağı ve 78 Kuşağı ile sınırlandırılmaması gerektiği de belirtilerek bahsedilen kalkışmaların 1920’den bu yana süren bir mücadelenin ürünü olduğu vurgulandı.
Gündem: Çankaya Savaşları
Günün ikinci panel başlığı ise “Çankaya Savaşları”ydı. Panelde görünürde AKP ve Ordu-CHP arasında yürütülen Çankaya Savaşları’ınn arkasında nasıl hesapların olduğu tartışıldı. Yaşananların aslında TÜSıAD çevresinde toparlanan yerleşik sermaye çevreleri, yüksek askeri-sivil bürokrasi ve onların sözcülüğüne soyunan CHP ile sonradan palazlanmaya başlayan sermaye grupları ve onların sözcülüğüne soyunan AKP arasında olduğu belirtildi. Konuşmada laiklik, türban, şeriat vs. ekseninde yaşanan gerilimlerin suni gerilimler olduğu, kutuplar arasında laiklik, zorunlu din derslerinin kaldırılması, Diyanet ışleri’nin tasfiyesi, ABD’ye ve AB’ye bağımlılık, ıMF politikalarına tam itaat noktasında her hangi bir farklarının olmadığı vurgulandı. Panel sırasında sıkça sorular soruldu ve kafalara takılan soru işaretleri yanıtlarını buldu. Canlı bir tartışma ortamı sağlandı.
İki panel arasında yüzme yarışlarında eğlendiğimiz kampımızın birinci günü “Çankaya Savaşları” paneliyle noktalandı. Panel çıkışı hep birlikte yediğimiz yemeğin ardından tesisin kafeteryasında toplandık. Müzik grubumuzun da katılmasıyla tesiste kalan sendikalı işçi ve ailesi de çevremize toplanmaya başladı. Kafeteryanın çok kalabalık olması nedeniyle sahile taşıdığımız müzik etkinliğimiz kamp ateşi etrafında hep bir ağızdan marşlar, türküler söylenmesi, omuz omuz yürek yüreğe halaylar çekilmesiyle devam etti.
Gençliğin talebi net: “Gençlik devrim istiyor!”
Kampımızın ikinci günü TÜM-ıGD: “Amaç, hedef ve ilkelerimiz” başlıklı bir panelle başladı. Panelde TÜM-ıGD’nin nasıl bir gençlik örgütü olduğu anlatılırken işçi köylü ve öğrenci gençliği aynı çatı altında toplayan bir gençlik örgütü olduğumuz da belirtildi. TÜM-ıGD’nin ana sloganları “Yolumuz işçi sınıfının yoludur” ve “Gençlik devrim istiyor” sloganları üzerinde durularak neden yolumuzun işçi sınıfı olduğu ve gençliğin neden işçi sınıfının yolundan gitmesi gerektiği açıklandı. Ayrıca “Gençlik devrim istiyor” sloganının neden ana şiarlarımızdan biri olduğu söylenilerek yapılan konuşma boyunca aslında her iki sloganında nasıl birbirini tamamlayan sloganlar olduğu gösterildi. Konuşmanın ardından çok canlı bir tartışma süreci yaşandı.
Turnuvalar, oyunlar başlasın!
Panelin ardından öğle yemeğine geçen İlerici Gençler zaman sıkıntısından sonlandıramadıkları tartışmaları yemek boyunca da sürdürdü. Yemeğin ardından başlayan serbest zamanda ise söz satranç turnuvasında, voleybol, basketbol maçlarında yani mücadeleyi eğlenceyle bir araya getirmekteydi.
İlerici Gençlik kendisini tartışıyor!
Dolu dolu geçirdiğimiz serbest zamanın ardından saat 16.45’de “ılerici genç kime denir?” ve “Gündelik hayatın sorunları” başlıklı söyleşileri gerçekleştirdik. Konuşmaya ilerici nedir sorusuyla başlanılarak ilerici gencin kim olduğuna ve ilericilik misyonlarının neler olduğunu değinildi.
15 dakikalık bir molanın ardından gündelik hayatın sorunları başlığını tartışmak üzere panele devam edildi. Konuşmada örgütlü bir insanın yaşadığı en temel sorunlara değinilerek bu sorunların çözüm yollarına ilişkin bazı önerilerde de bulunuldu. Konuşmanın ardından çok canlı ve deneyimlerin paylaşıldığı bir tartışma süreci yaşandı.
Süpriz oyunda gündemde mücadele var!
Söyleşinin sonrasında yenen akşam yemeğinin ardından saat 20.30’da adı açıklanmayan bir oyunu oynamak üzere toplantı salonunda toplandık. Ne oynayacağını bilmeyen her bölgeden arkadaşlarımızla altışar kişilik iki grup oluşturduk ve oyun açıklandı. Birbirine zıt iki fikri tartışmak üzere bir münazara grubu oluşturulduğu söylenerek tartışma konusu açıklandı. Münazara konusunun açıklanmasının ardından koca bir kahkaha koptu. Bir grup örgütlenmeyi savunacaktı diğer grup ise örgütlenmemeyi. Kahkahanın sebebi ise örgütlenmemeyi savunacak arkadaşlarımızın yüzlerinin aldığı yenik ifadeydi.
Ancak münazaranın başlamasıyla birlikte örgütlenmemeyi savunacak arkadaşlarımız sandalyelerinde daha bir rahat oturmaya başladılar. Çünkü yüzyıllardır egemen gücün iliğimize kemiğimize kazıdığı örgütlenme karşıtı söylemleri bir bir sıralıyorlardı. Kısa bir şaşkınlığın ardından örgütlenmeyi savunan arkadaşlarımızda atağa geçtiler ve çok ateşli bir tartışma süreci yaşandı. Münazarayı çok az bir farkla örgütlenmemeyi savunan arkadaşlarımız kazandılar ve izleyici arkadaşlarımız tartışma sürecinde ne gibi eksiklikler olduğunu söyleyerek katkıda bulundular. Yapılan değerlendirmede oyunun örgütlenmemek konusundaki geleneksel fikirlerin değiştirilmesinin nasıl da zor olduğunu anlatmak için seçildiği belirtildi. Sonuçta ise daha çok çalışmak, kalıplardan uzaklaşabilen bir bilinçlenme sağlamak ve yine kalıpların dışına çıkabilen bir tartışma üslubu kazanmamız gerektiği vurgulandı.
Münazarının ardından gerçekleştirdiğimiz “Fidel’in Yüzünden” adlı bir film gösterimi ile kampımızın ikinci gününü noktalamış olduk. 1970”li yıllarda Fransa’da geçen film, 9 yaşındaki Anna’nın anne ve babasının burjuva yaşamlarından vazgeçip artık kendilerini mücadeleye adamasıyla birlikte Anna’nın yaşadıklarını, örgütlülüğün karşısında dururken örgütlülüğü anlamaya başlamasıyla birlikte yaşadığı değişimi anlatıyordu.
Kadın sorununa sosyalist yaklaşım nasıl olmalıdır?
Kampın üçüncü günü kampın sonlanmasının hüznüyle başladı. Kahvaltının ardından verilen serbest zamanda satranç turnuvasının son oyunları gerçekleştirilirdi, yüzme vb etkinlikler gerçekleştirildi. Tüm İlerici Gençler kampın son saatlerinin verimli geçmesi için çaba harcadı.
Serbest zamanın ardından “Kadın Sorunu” başlıklı bir tartışma gerçekleştirdik. Konuşma boyunca TÜM-İGD’nin kadın sorununa nasıl baktığı sosyalist bir çerçeveden ortaya koyuldu. Konuşmada TÜM-İGD’nin yaptığı kadın çalışmasından, eylemliliklerinden ve yayınladıkları yazılardan da bahsedildi. Her panelimizde olduğu gibi bu panelimizde de kadın erkek tüm yoldaşlar hep birlikte tartıştık, fikir alışverişinde bulunduk. Feminizminden türbana kadar birçok konu tartışıldı ve feministlerle, sosyalist feministlerle ayrım noktalarımız ortaya koyduk.
Kampımızın son etkinliği ise “Emekçi Üniversitesi” başlıklı panelimiz oldu. Panelde sık sık sorular sorularak dinleyici kitlesi de konuşmaya dahil edildi ve emekçi üniversitesi projesinin temel hedeflerinden ve bu sistem içerisinde bile uygulanabilir olduğundan bahsedildi. Uygulanabilir olmasını geçmişte yaşanan deneyimlerden örnekler verilerek kanıtlandı. Ayrıca konuşmada üniversitenin önemi üzerinde durularak emekçi üniversitesi ve emekçiler üniversitesi arasındaki ayrıma değinildi. Sadece öğrenci değil işçi ve köylü arkadaşlarımızın da katkılarıyla çok güzel bir tartışma süreci yaşadık.
Hoşçakalın dostlarım, beraber güneşe güler beraber dövüşürüz!
Etkinliklerin sona ermesiyle 1. İlerici Gençlik Yaz Kampı noktalanmış oldu. Yaşadığımız en zor anımız oldu. Ancak İlerici Gençler olarak birbirimize sıkı sıkı sarılarak bir sonraki seneye çok daha kalabalİk ve çok daha gür sesli bir kamp yapmak üzere ayrıldık. Bizler kamp alanından ayrılırken her birimizin kulaklarında aynı ezgi çınlanmaktaydı “Hoşçakalın dostlarım, hoşçakalın dostlarım. Beraber güneşe güler, beraber dövüşürüz!”