23 Nisan 1920’de, ulusal bağımsızlık devriminin en büyük adımlarından biri atıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi açılarak, emperyalist güçlere ve yerli işbirlikçisi saltanata karşı Anadolu halkı iradesini gösterdi.
TBMM’nin kuruluşu, halkın egemenliğini kendi ellerine almasının ve geleceğini belirleme kararlılığının somut ifadesidir. Bugün bu iradeye sahip çıkmak; Meclis’i ve halk egemenliğini savunmak, Cumhuriyet’in temel değerleri olan laiklik, demokrasi, çağdaşlık ve bağımsızlığa sımsıkı sarılmak, her zamankinden daha önemli bir görevdir.
Çünkü bugün, halkın egemenliğini ayaklar altına alarak Meclis’i etkisizleştiren, tek kişi yönetimini kalıcılaştıran, laikliği aşındıran, bilimi ve çağdaşlığı gerileten, kadın haklarına saldıran ve ulusal bağımsızlığımızı parçalamaya çalışan halk düşmanı bir istibdat yönetimiyle karşı karşıyayız. Türkiye, emperyalist çıkarların ve NATO gibi savaş aygıtlarının etkisi altında; halkımız ise işbirlikçi büyük sermaye sahiplerinin vurgunculuğu karşısında yoksulluğa mahkûm edilmektedir.
105 yıl önce halk, nasıl istibdada ve işgale karşı ayağa kalktıysa; bugün de aynı kararlılıkla istibdada, sömürüye ve bağımsızlığımızı tehdit eden tüm güçlere karşı ayağa kalkmak zorundayız. Laik ve demokratik Cumhuriyeti, halkın egemenliğini ve bağımsızlığımızı savunmak yalnızca geçmişin mirasını korumak değil; aynı zamanda geleceği ve gelecek güzel günleri kurmanın da yoludur.
Ülkemizin geleceği olan çocuklar ve gençler için, halk egemenliğini yeniden kurmak, Meclis’i halkın gerçek kürsüsü haline getirmek ve gerici Erdoğan iktidarına son vermek amacıyla 23 Nisan’ı bu mücadele ruhuyla coşkuyla kutlayalım.