İlerici gençliğin birlikte eğlenip, birlikte tartıştığı 4. İlerici Gençlik Yaz Kampı 5-8 Ağustos 2011 tarihleri arasında ızmir-Dikili Sotes Tatil Köyü”nde gerçekleştirildi.. Ülkenin dört bir yanından işçi, köylü, öğrenci gençlerin katılımıyla gerçekleştirilen yaz kampı, İlerici Gençler için hem yeni bir döneme hazırlık hem de geçmiş dönemin değerlendirilmesi anlamını taşıyor. Saat 16.00’da yapılan açılış konuşmasında yaz kampının programı ve yapılış amacı açıklandı. Ardından söz, İlerici gençliği eylemlerinde, etkinliklerinde ve kamplarında yalnız bırakmayan, TKP emektarı Bekir Karayel”e bırakıldı. Bekir Karayel yaptığı konuşmada İlerici gençliği selamlayarak, yapılan kampın önemine değindi.
Açılış konuşmasının ardından verilen arayı İlerici Gençler “Ritim Atölyesi” ve “Voleybol Turnuvası” ile değerlendirdi. Oldukça eğlenceli geçen bu iki etkinlik kampın ikinci ve üçüncü gününde de devam etti.
Serbest zamanın bitiminde İlerici Gençler “Türkiye ve dünyada güncel durum”adlı bir panel gerçekleştirdi. Dünya değerlendirmelerinde Ortadoğu ve Kuzey Afrika”da gerçekleşen halk ayaklanmalarının ardından bir devrimci durumla karşı karşıya bulunulduğu belirtildi. Tunus”ta ve Mısır”da halk kitlelerinin başlattığı ayaklanmanın iktidarları devirdiği fakat bir sosyalist devrimle taçlandırılmadığı dile getirildi. Libya ve Suriye”de emperyalistlerin gerçekleştirdiği saldırılara karşı halkın yiğit direnişi selamlandı. Bu direnişin ısrail”in ve ABD”nin egemenlik alanlarını kuşatma altına aldığı belirtildi.
Soru cevaplarla gelişen panelde Avrupa”nın gelişmiş kapitalist ülkelerinin krizden çıkmanın yolu olarak gördüğü savaşları meşrulaştırmak için “geri kalmış ülkelere yönelik” bir düşmanlık çalışması gerçekleştirdiklerine değinildi.
Panelin Türkiye değerlendirmesinde son dönemde ana akım medyada sıkça tartışılan 1. Cumhuriyet ve 2. Cumhuriyet kavramları irdelendi. Milliyetçilik temeliyle sınıfların varlığını inkâr eden, emekçilerin burjuvalar için itaat usulüyle çalıştırıldığı koorporatist sistemle benzerlik taşıyan 1. Cumhuriyet”in de AKP ile özdeşleşen 2. Cumhuriyeti”nde emekçi halka düşman olduğu belirtildi. ıki cumhuriyet kavramının da temellerini din, ırk ve NATO ile açıkladığı farkın yalnızca öncelik sıralaması olduğu dile getirildi. Bu tartışmalara karşı sosyalist kamuoyunun sosyalizmi tutarlı, sınıf bilinciyle yükseltmesi gerektiği ve geçmiş hatalardan ders çıkararak mücadeleyi hızlandırması gerektiği belirtildi.
Panelin ardından akşam yemeği için yemekhanede toplanıldı. Akşam yemeğinden sonra gerçekleşen işçi, üniversiteli ve liseli atölyelerinde cumartesi ve pazar günü yapılacak işçi, üniversiteli ve liseli atölyelerinin nasıl şekillenmesi gerektiği tartışıldı. Atölyelerin ardından “Satranç ve Tavla Turnuvaları” ve “Drama Atölyesi” gerçekleştirildi.
Yapılan etkinliklerinin ardından İlerici Gençler sahilde gitar ve saz eşliğinde hep birlikte şarkılar ve türküler söyleyerek kampın birinci gününü bitirdi.
Kampın ikinci günü
4. İlerici Gençlik Yaz Kampı”nın 2. günü saat 07.30”da uyandırma görevlisi İlerici Gençlerin tüm dostları yeni güne çağırmasıyla başladı. Güne hazırlıklarını gerçekleştiren İlerici Gençler hep beraber kahvaltılarını gerçekleştirdiler.
Kahvaltının ardından Ürün Sosyalist Dergi yazarı Fatma şenden Zırhlı”nın konuşmacı olduğu “Sosyal devlet, kadın ve sosyalizm” başlıklı panel gerçekleştirildi. Panelde sosyal devlet kavramı, Türkiye”de ve dünyada sosyal devlet anlayışlarında kadın konuları irdelendi. Panelde artan kadın cinayetlerine rağmen kadın cinayetlerinin toplum algısında doğal hale getirildiğine dikkat çekilerek başlandı. Ardından Türkiye”de sosyal devletin kadını koruması gereken unsurlarının nasıl bir bir yok edildiği açıklandı. Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı”nın kapatılmasının kadını yok saymanın bir göstergesi olduğu belirtildi. Toplumda geri plana itilen, cinayetlere maruz kalan, şiddet gören kadının konumunu iyileştirmek amacıyla kurulan bu bakanlığın kapatılması eleştirildi. Yeni kurulan “Aile ve Sosyal Politika Bakanlığı” ile kadının rolünün aile içiyle sınırlandırıldığı dile getirildi. Bakanlığın kapatılmasının yanı sıra SHÇEK”in ıl Özel ıdare”lerine devredilmesinin de kadının sosyal güvenliğine bir darbe olduğu açıklandı. Kapitalizmin yaşadığı son kriz sonrasında vahşi bir evreye girdiği ve kadın mücadelesinin küçük kazanımlarının da bu evrede yok edilmeye çalışıldığı belirtildi. Sosyalizmin kadın algısının gerisinde, kapitalizmin kadın algısının ilerisinde olan bu kazanımları korumak için mücadele etmek gerektiği dile getirildi. Bu sorunun tüm kadınların sorunu olduğu belirtilerek feminist, İlerici ve sosyalist kadınların ortak payda da mücadele etmesi gerektiği açıklandı. Panelin soru cevap bölümünde kadının farklı ülkelerde ve farklı dinlerdeki konumu, 70”lerdeki İlerici Kadınlar Derneği deneyimi tartışılarak 8 Martları yaratan kadınlar selamlandı.
Panelin ardından İlerici Gençler birlikte üretmek, birlikte eğlenmek için atölye ve yarışmalara yöneldiler. Kimisi fırçasını kapıp pankart boyamaya, kimi özgürlüğü göklere salıp uçurtma yapmaya, kimisi hayallerini repliklere salıp yaratıcı drama atölyesine yönlendi. Uçurtmalar gökyüzünde dalgalanırken, İlerici Gençler yaratıcı drama da patrona karşı başkaldırıyor, pankartın karşısında taleplerini yazıyorlardı. Atölyelerin ardından öğle yemeği arası verildi.
Öğle yemeğinin sona ermesiyle İlerici Gençler hız kesmeden işçi, üniversiteli, liseli atölyelerini gerçekleştirdiler. ışçi atölyesi, işçi dostların çalıştıkları alanları anlatmasıyla başladı. Çalışma yaşamındaki zorlukların çözüm yolunun örgütlü mücadelede olduğunu çok iyi bilen İlerici işçiler çalışmalarında rehber olacak fikirleri bu atölyede hep birlikte ürettiler.
YGS skandalının ardından toplumun en aktif kesimlerinden biri olan İlerici liseliler de İlerici liseli atölyesinde tartıştı. Eğitim sistemindeki çarpıklığa, yozlaşmaya ve yetersizliğe değinilerek neler yapılabileceği tartışıldı.
Üniversiteli atölyesinin temel soruları “Ne yapmalı?”, “Nasıl yapmalı?” oldu. İlerici üniversite öğrencileri, alanlarından aktarmaları gerçekleştirdikten sonra sorunların üstesinden nasıl gelecekleri, çözüme giden yolda karşılaşacakları engeller ve bunları aşma yollarını hep birlikte tespitleri yapıldı.
Dolu dolu geçen yaz kampının 2. günü “ışçi, üniversiteli, liseli atölye”lerinin ardından Fotoğraf, Pankart ve Ritm atölyeleri ve Satranç yarışmasıyla devam etti. Davulun sesi dosta düşmana yankılanırken, darbukalar dostluğu selamladı. Pankart atölyesinde gençler İlerici gençliğin öz örgütü TÜM-ıGD”nin adını nakış gibi işledi kumaşa. Satranç oynayanlar dikkatlice kaldırdı şahlarını. Sabah yapımı bitmeyen son uçurtmalarda göklerde yerini aldı. Tüm bunlar olurken kamp sakinleride İlerici Gençlerin yanında yer alarak gençliğin neşesine neşe kattı. Atölyelerin ardından akşam yemeği arası verildi.
Akşam yemeğinin ardından İlerici Gençler yoğun geçen günlerini tavla turnuvası ve kumsalda hep beraber söyledikleri türkülerle noktaladılar. Yıldızların altında “Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak” mısraları yankılanırken Nâzım Usta gençliği selamlamakta, Metris”in önü dillendirilirken içerde, dışarda umudun asla kırılmayacağı yankılanmaktaydı.
Kampın üçüncü günü
Kampın üçüncü gününde İlerici Gençler güne hep beraber kahvaltı ederek başladı. Yoğun geçen kampın coşkusu üretimin, eğlenmenin birlikte yapıldığı her aktiviteyle artmaktaydı. Kahvaltının ardından İlerici Gençler Petrol-ış Eğitim Uzmanı Erhan Kaplan tarafından gerçekleştirilecek “Kapitalizmle mücadelede sendikaların rolü” paneline gittiler.
ışçi sınıfıyla organik bağları olan herkesin yakından tanıdığı Kaplan, konuşmasına sermaye egemenliğine dayalı sistemimizi tanımlayarak başladı. Doğrudan sömürüye dayanan, insanın insanı, güçlünün zayıfı, kadınları, çocukları, tüm azınlıkları sömürmeye dayanan sisteme karşı durmadan mücadelenin önemine değindi. Sistemi değiştirmek için tek yolun sistemi alaşağı etmek olduğunu belirtti. İlerici gençliğin “Gençlik devrim istiyor” sloganına atıfta bulunarak gençliğin yenilikçi, heyecanlı özelliğiyle sistemi alaşağı etmekteki rolünün altını çizdi. Kapitalizme karşı mücadele işçi sınıfının en meşru, en önemli aracının ise sendikalar olduğunu belirtti. Kimi sendikalardaki atıl durumu eleştirerek, bu durumun değişmesi, sendikaların mücadeleci hale gelebilmesi için sosyalistlerin sendikalarda daha etkin rollerde bulunması gerektiğini dile getirdi.
PETKİM direnişinin işçi sınıfının yapısı ve sendikalar açısından bir örnek oluşturduğunu belirten Kaplan, PETKİM”in ekonomik sistem içindeki önemini ve PETKİM direnişin geçirdiği evreleri aktardı. Fabrikadaki grev yasağını ve işçilerin yüksek maaş farkıyla ikiye bölünmeye çalışıldığını deşifre eden Kaplan, işçilerin aralarına sokulmaya çalışılan düşmanlığa, grev yasağına rağmen gerçekleştirdikleri başarılı direnişi selamladı.
Konuşmasının sonunda sistemle mücadele eden sendikalar, gençlik örgütleri ve çeşitli yapılarda tüm üyelerin eşit olduğunu, düşmanımızında ortak olduğunu ve düşmanımızı ancak en güçlü olduğumuz yer olan sokaklarda yenebileceğimizi belirten Kaplan sözlerini Süleyman Hoca‘mızın da dediği gibi “Sizler kaya balıklarısınız, sizler benim kaya balıklarımsınız” diyerek noktaladı.
Fotoğraf atölyesi ve işçi, üniversiteli, liseli atölyeleriyle gün devam etti. “Fotoğraf Atölyesi”nde katılımcı arkadaşların çektikleri fotoğraflar değerlendirildi. ışçi, üniversiteli, liseli atölyelerinin ortak değerlendirmesine geçildi. Atölyeler bir araya gelerek, kendi konuşmalarını ve geleceğe dair planlarını aktardı. Atölye değerlendirmelerinin ortak noktası önümüzdeki süreçte daha aktif, bayrağı daha da yukarın kaldıran bir İlerici Gençlik oldu.
Atölye değerlendirmesinin ardından serbest zaman etkinliklerine geçildi. Serbest zaman etkinliklerinde “sürpriz oyun” oynandı ve uçurtma yarışması yapıldı. Sürpriz oyun olan sandalye kapmaca yarışmasına katılım yoğundu. Oldukça renkli geçen yarışma aralarında çalan müzikle romandan halaya çeşitli oyunlar oynandı. Uçurtma yarışmasında ise birbirinden farklı uçurtmalar arasında kıyasıya rekabet yaşandı. Filistin bayrağı, TÜM-ıGD logosu, “Yolumuz işçi sınıfının yoludur” şiarı, orak-çekiç, zafer işareti gibi desenlerin yer aldığı uçurtmalar semada süzülürken kamp alanındaki insanların da oldukça dikkatini çekti. Uçurtma yarışmasının birincisi zafer işaretinin bulunduğu uçurtma oldu.
“Ben Başar Usta, onca yıllık hakkımı size yedirmeyeceğim”
Kampın son akşamına gelindiğinde kamp sakinlerini ve İlerici gençliği Güneşli Dünya”nın ezgileri ve atölyelerin süpriz gösterileri bekliyordu. Sahneye önce “Yaratıcı Drama Atölyesi”nde üç gün boyunca sergileyecekleri oyunu hep birlikte tasarlayan İlerici Gençler geldi. Daha önceden repliklerini yazmadan, doğaçlama oynadıkları ve Başar Usta”nın hayata karşı verdiği mücadeleyi anlatan oyun izleyicilerin alkışlarıyla ödülünü almış oldu.
Herkes ritmin bir parçasıydı
“Yaratıcı Drama Atölyesi”nin ardından sıra “Ritm Atölyesi”ndeydi. Bu sefer davullar, darbukalar, marakas, bendir konuştu. Müziğin ritmi gençliği sardı. Ritm atölyesinin bir de süprizi vardı. Gösteriye tüm izleyiciler alkışlarıyla katılımını sağlayan “Ritm Atölyesi” izleyenlere güzel anlar yaşattı.
Bir şey yapmalı, Devrim yapmalı!
Atölyelerin ardından İlerici gençliğin sesi Güneşli Dünya, “Merhaba” diyerek sahneyi devraldı. Ellerinde pankartlar derken fabrikaları, tarlaları, okulları, alanları dolduran biz İlerici gençliği anlatıyor gibiydiler. Neredeyse tüm izleyenlerin katıldığı halaylar gençliğin coşkusunu dosta, düşmana duyurmaktaydı. “Bir şey yapmalı”nın cevabı izleyenlerden yanıt bulmakta gecikmedi; İlerici Gençler şarkıya “Devrim yapmalı” diye cevabını yükseltti. Güneşli Dünya, seslendirdikleri Kürtçe parçalarla tüm Türkiye halklarına selam ederken, Polyuşka Poli ile enternasyonalist dayanışmanın bir örneğini sergilemekteydi. Güneşli Dünya sahneden ayrılırken tüm izleyenlerin kulaklarında “Gelip geçenler diyecek merhaba, merhaba ey kızıl çiçek” ezgisi çınlamaktaydı.
Güneşli Dünya”nın konserinin ardından kumsala kamp ateşinin başına geçildi. Kamp ateşi etrafında toplanan İlerici Gençler bir yandan hep beraber çektirdikleri fotoğraflarla bu anı ölümsüzleştirirken bir yandan da Türkçe, Kürtçe, Arapça ezgilerle, çektikleri halaylarla konseri kumsala taşıdılar. Kamp ateşinin sönmesi 4. İlerici Gençlik Yaz Kampı”nın son gecesinin sona erdiğini dile getirmekteydi.
Kampın son gününe gelindiğinde sadece İlerici Gençler değil kamp sakinleri de 4. İlerici Gençlik Yaz Kampı”nın bitişinin hüznünü yaşıyorlardı. Kamp kantininde hep beraber hazırlanıp, yenilen kahvaltı bu hüznün ve daha güzel, daha özgür günlerde tekrar görüşme umudunun parçalarını taşıyordu. Kahvaltının ardından gerçekleştirilen kapanış konuşması kampın kısa değerlendirmesiyle açıldı. Kampla ilgili görüşlerin dinlendiği açılış konuşmasının ardından kampa panel, atölye, yarışma hazırlıklarıyla, uyandırma, organizasyon gibi çeşitli görevlerle katılan tüm dostlara tek tek teşekkür edildi. Kapanış konuşması kampta düzenlenen yarışmalarda derece alan dostlara ödüllerinin verilmesinin ardından sona erdi. Kapanış konuşmasının ardından İlerici Gençler eşyalarını hep beraber araçlarına taşıyarak kentlerine doğru yol aldı.
İlerici gençliğin bu 4. yaz kampı arkasında bizi anlatan şu mısraları bıraktı:
Hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber,
hep beraber sürebilmek toprağı,
ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,
yarin yanağından gayrı her şeyde
her yerde
hep beraber…