Kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçinin 2025 ve 2026 yıllarındaki ücret artışını belirleyecek toplu sözleşme hâlâ sürüyor. Yılın başından bu yana süren müzakerelerden bir sonuç çıkmaması üzerine Türk-İş grev kararı aldı. Grev ilanlarının yaklaşık 500 kuruma asılması bekleniyor.
Hükümet ve işveren tarafının oyalayıcı tutumu ve yarattığı belirsizlik, yüzbinlerce kamu işçisini bu noktaya getirdi. İşçiler, çocuklarının okul harçlıklarını, ödenmeyen kiraları, sofraya konulacak ekmeği düşünerek geçirdiği ayların üzerine sunulan sefalet düzeyindeki zam teklifleri; açıkça bir vicdansızlık ve halk düşmanlığıdır. Bu tutum, halkın yaşadığı geçim sıkıntısını görmezden gelmekten başka bir şey değildir.
Türk-İş, Şubat ayında kamuoyuyla paylaşılan ve ilk 6 ay için yüzde 90 zam talebini içeren taslağın arkasında durmalı; bu oranın altındaki hiçbir teklife imza atmamalıdır.
Ekonomik krizin gerçek sorumlusu sermaye ve onun sözcüsü istibdat rejimiyken, krizin faturasını işçiler, emekçiler ve biz öğrenciler ödüyoruz.
Bölünmeden, parçalanmadan; sendikalı, sendikasız, işçi, memur demeden birleşirsek, haklarımızı ancak o zaman kazanabiliriz.