Emperyalist işgale karşı zaferimizin dönüm noktası olan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 103. yılı kutlu olsun. İşçi, köylü, genç, yaşlı demeden ülkemizin bağımsızlığı, egemenliği ve birliği için mücadele ettiğimiz Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, bugün ve yarın da emperyalizme ve gerici istibdat yönetimine geçit vermeyeceğiz.
Türkiye’nin emperyalist işgalcilere karşı kazandığı bu zafer, tüm sömürülen dünya halkları için, emperyalizmin boynuna asmaya çalıştığı zincirin kırılabileceğini gösteren bir bağımsızlık mücadelesi olmuştur. Nitekim döneminde ve sonrasında Asya’dan Ortadoğu’ya, oradan Afrika’ya kadar sömürülen pek çok ülkenin emperyalizmin boyunduruğundan kurtulma mücadelesine örnek olmuştur.
Cumhuriyetten, bağımsızlıktan ve emekten vazgeçmiyoruz.
Cumhuriyetin bizlere bıraktığı değerlere sahip çıkacak ve bunları emekten yana, sömürüsüz bir düzeni kurana kadar büyütmeye devam edeceğiz.
Bu açıdan 30 Ağustos zaferi, cumhuriyetin kurulması ve ulusal bağımsızlığın sağlanması yolunda dönüm noktası oldu. Fakat bu kazanımlar Türkiye’nin 1945’lerden itibaren Amerikan emperyalizminin etkisi altına girmesi, NATO’ya katılmasıyla aşınmaya; AKP’nin gelmesiyle birlikte büyük ve sistematik saldırılarla ciddi şekilde zarar gördü, görmeye de devam ediyor. Bizler haklarımızı savunup daha fazlasını elde etmek için mücadele etmediğimiz sürece, gerici güçler cumhuriyetin kazanımlarını birer birer silmeye çalışacak, ulusal bağımsızlığımız tehlikede olacak.
Sözünü ettiğimiz ABD’nin başını çektiği emperyalist blok, bugün tüm dünyada hâkimiyetini kaybetmemek için Suriye’yi gerici, terörist çeteler eliyle parçalamak; Suriye’yi halkının bağımsızlığını ve bütünlüğünü ortadan kaldırarak sömürge haline getirmek istiyor. ABD destekli siyonist İsrail, Filistin halkını dünyada eşi benzeri görülmemiş bir acımasızlıkla katlediyor; İran’a saldırarak hem gözdağı vermeye çalışıyor hem de işgalci emperyalizmin sıradaki hedeflerinin kim olduğunu açıkça gösteriyor. Maalesef işbirlikçi AKP-MHP yönetimindeki ülkemizde de emperyalizm stratejik saldırılarını sürdürüyor. Erdoğan yönetimini, Suriye konusunda kendi saflarında tutarak Suriye’de terörü başa getiren güçlerin arasına Türkiye’yi de katmış oldu. Böylece Ortadoğu halklarıyla ülkemizi de düşmanlaştırmış oluyor.
Diğer yandan AKP-MHP iktidarı, Filistin halkını katleden İsrail’i durdurmak konusunda kınamanın ötesine geçmedi, ikircikli tavrını sürdürdü.
Emperyalistler ve işbirlikçileri, halklara karşı saldırılarını sürdürürken aralarında iş bölümü yaparken, ilerici yurtsever gençler olarak bizler ne yapacağız?
Emperyalizmin işgaline ve kapitalist işbirlikçilerin sömürüsüne karşı, ulusal kurtuluş savaşımızdan, dünya devrimlerinden dersler çıkararak cumhuriyete ve kazanımlarına sahip çıkacağız. Çevremizdeki halkların ulusal bağımsızlık ve bütünlüğünü savunarak barış ve kardeşlik ilişkilerini güçlendireceğiz. Sadece bununla kalmayacak; ekonomik bağımsızlığımızı elimize almak ve korumak için planlı ve kamucu ekonomiyle savunacak, halk için üretmeyi, iktisadi ve siyasi iktidarı burjuvazinin değil halkın eline veren, işçiden emekçiden yana düzeni kurana kadar mücadele etmeyi sürdüreceğiz.